Fenerbahçe’nin, Marsilya karşısında iyi oynayıp, 2-0’ı yakaladığı ve galibiyeti koruyamayıp, 1 puana razı olduğu maçın analizine tersten bir başlangıç yapalım.
“Yara” dedik çünkü 1 puana razı olunan maçta yenilen goller,
tipik Türk Futbolu’nun kanayan yarasının yansımasıydı.
Örneğin, 2-0’dan sonra oyunu tutmak isterken, maçı aldık
havasının yarattığı motivasyon eksikliği, kondüsyon olarak 60 dakikadan
fazlasını çıkaramamak, duran toplarda
alan savunmasını denemek ve başaramamak, tüm Türk takımlarının problemi.
Alan savunmasına değinmişken, aslında alanda doğru diziliş
ve iyi yer tutma yapılmasına rağmen, oyuncuların hareketsiz kalması ve gelen
topu püskürtürken ters ayaklarını etkisiz kullanmaları hatta hiç
kullanamamaları en büyük handikaplarımız.
Mesela, bu maçta yenilen 2. gole bakıldığında, Fenerbahçeli
oyuncular alanı doğru kapatmalarına rağmen, hareketli Marsilya oyuncusuna
doğru, hamle yapmaları gerekirken öylece beklemeleri ve kaleye giden topta
Bekir’in doğru yer almasına rağmen, ters ayağını kullanamaması bunun en büyük
ıspatı.
Genel olarak kaybedilen 2 puanın sebepleri bunlarken, şimdi
kasedi başa sarıp, 2-0’a nasıl gelindi ona bir bakalım.
Herşey iyi başlamıştı aslında. Fenerbahçe orta alanı;
Meireles – Topal ikilisinin yüksek tempolu ve isabet oranı yüksek pas oyunu,
beklerin oyuna katılması, Alex ve Caner’in tempoya ayak uydurmasıyla oyunun
hakimiyetini eline almıştı. Fenerbahçe, oyunu istediği kadar tutuyor, zaman
zaman da ileri oynuyordu. Nitekim ilk gol, oyunu ileri oynama iradesinin ağır
bastığı anlarda, Caner – H.Ali ikilisinin ver-kaçından gelmiş, ikinci gol de
yine oyunun orta alanda hakimi olunan bir anda, Sow’un ters topuyla, çizgiye
uzak mesafede topla buluşan Topuz’un kestiği muazzam ortaya, Alex’in doğru yer
ve zamanda vurduğu muhteşem kafa topundan gelmişti.
Gollerin, etkin performans anlamında isteneni veremeyen Sow,
Caner, Topuz ve Alex tarafından bulunması, bu oyuncuların, tempo yapan diğer
oyunculara kalite olarak katkı sağlamalarından kaynaklıydı. 2-0’ı bulan
Fenerbahçe, oyunun tek yönünü oynayıp tutmayı tercih etti. Golde payı olan
oyuncular oyunu tutma noktasında katkı verememeye başlayınca Marsilya etkili
olmaya başladı. Gidişatı değiştirmek isteyen Kocaman, yan top yapıp, baskıyı
atmak için Alex yerine Baroni’yi, 15 gün üzerine oynayan ve kondüsyon olarak
isteneni veremeyen Sow’un yerine de Bienvenu’yu oyuna aldı. Taktik plan olarak,
yanlış gözükmeyen bu değişiklikler, uygulamada karşılıksız kaldı. Baroni ve
Bienvenu takımlarına katkı sağlayamadılar. Caner’in yerine oyuna alınan Stoch
ta topla yeterince buluşamadı, buluştuğu anlarda da oyunu ileriye taşımayı
başaramadı.
Giren oyuncuların, zaten yorulmuş olan takıma, direnç
anlamında bir katkı verememesi, 2 puanın kaybolmasına neden oldu.
Aykut Kocaman’ın maça doğru 11’le başladığını ve 2-0’dan
sonra da oyunun hakimiyetini rakibine vermeme anlamında doğru tercihler
yaptığını düşünüyorum.
Puan kaybının sebebinin Aykut Hoca’nın müdahelelerinin
değil, kondüsyon olarak takımı iyi hazırlayamamasının olduğunu düşünüyorum.
Zira Krasiç, Kuyt, Egemen ve Sow gibi oyuncular darbeye bağlı olarak değil,
koşu esnasında sakatlandılar. Bu olay, yüklemenin yanlış yapıldığı, oyuncuların 60 dakikadan fazlasını
kaldıramaması da yüklemenin yetersiz yapıldığını gösteriyor. Bu konudaki
eleştirilerin de %100 haklı eleştiriler olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak, bundan sonraki süreç için, yaklaşan milli
arada, milli takımlara gitmeyen oyunculara kondüsyon yüklemesi yapılması
gerektiğini ve sonraki maçlarda gerek 11, gerek te kulübeki kadro
tercihlerinin, mutlaka ve mutlaka tempo kaldırabilecek oyunculardan kurulması
gerektiğini düşünüyorum. Zira 60 dakika üstün bir oyun sergileyen bu takımın,
şu anda sakat olan Egemen, Kuyt ve Krasiç gibi çok etkili adamları var.
Meireles-Topal ikilisinin yanına-önüne bu oyuncuların katıldığını ve kondüsyon
eksikliğinin tamamlandığını düşündüğümüzde, bu takımın Avrupa Ligi’nde gruptan
çıkabilecek ve Süper Lig’de de şampiyonluğa oynayabilecek kapasitede olduğu
apaçık gözüküyor. Ancak yenilen son dakika golüyle galibiyetin kaçırılmasının
da, sonraki maçlar için motivasyon anlamında orta çapta bir yıkım olduğu bir
gerçek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder