25 Eylül 2012 Salı

AYKUT OLMAK, KOCAMAN DURMAK!



Aykut!

Ne kadar da kolay değil mi dile? Sanki komşunun küçük çocuğu, asker ocağından arkadaşın.

“Dahi” desen değil.
“Kurt” desen alakası yok.
“Tecrübe” desen ne arar.
“İmparator” desen, ümme haşa, Allah çarpar.

Aykut yahu, bildiğin Aykut. Mahallenin ayakçı çocuğu, şamar oğlanı.















Yolla iki ekmek alsın, üstü Aykut’a kalsın. 

Ne küçüğü saygı duyar, ne büyüğü sevgi besler. Hele bir ailesi var ki evlere şenlik; günde 3 öğün küfür yer. Üstüne bir sopa yemediği kalmıştır Aykut’un, kalmasına da, vursan ne olur, boynunu eğer, saygıya durur.


















Bir halt ta olmaz bu Aykut’tan üstelik.
Saf ya bir kere; iki kelime doğru durur, dokuz köyden kovulur.

- E Ama Aykut iyi biri!

İyiyse; köye cami kurulur, oraya imam olur.

Fazlası olmaz ondan. Fazlası olmaz ama;

Başkan alıkonur; başkan olur.
Yönetici geri durur; yönetici olur.
Topçu alınacak, menajer olur.
Topçu ağlıyorsa ağabey olur.
He bir de maça çıkılacak, hoca olur.

- Hoooop!...
- Herşey olur, hoca olmaz.

Hem olsa ne olur, iki günde unutulur. Aykut çünkü o yahu, bildiğin Aykut!

Sabah olur, akşam olur, maç olur. Korner olur, gol olur. Öndeyken, berabere olur. Maç biter, zaman durur.

Destek olan, köstek olur. Hoca Aykut, bildiğin Aykut olur.

Sonra sen sülalesini öpersin, elalem elini öper. Seninki Aykut olur, elaleminki İmparator olur.

















Zaman çatar. Aykut gelir, “Kocaman” durur! İstifa eder, Kocaman olur.
Kör ölür, badem gözlü olur.

Bize gelince... 
Bizden bir halt olmaz. 
Nankörüz biz yahu, bildiğin nankör!


http://twitter.com/kmrakbs

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder