28 Ocak 2013 Pazartesi

SON ROUND!


SON ROUND!

Parça parça, herşeyden genel anlamda, sonucu kestirmek adına, bahsedelim bir iki kelam.

Önce ebedi dost, ezeli düşmanlar…
Fenerbahçe VS Galatasaray
Ne mi olur? İnelim özeline doğru…

Aktörlerin de, savaşın da adı belli.
Aziz Yıldırım VS Ünal Aysal
Üstelik tek round, son round…




Biri eskiden diğerinin yaptığı gibi savaşıyor, diğeri eskiden yaptıklarından ders çıkartarak.
Birinin kozu psikolojik üstünlük, taş atmadan vurduğu kuşlar, Fenerbahçe yok olsun diye uğraşanlar.
Diğerinin eli kolu bağlı, boynunda ilmik, kozu felan da yok üstelik, eski yanlışlarından uzak duruyor sadece.

Uzatmayalım, zaten uzamayacak. Çok değil, yalnızca 4 ay sonra, ikisinden biri darmaduman olacak.
İsimlerden bahsediyorum, zira camialar baki. Gerçi camialar da tarih olmaya başlayabilir ya, neyse, ona da değineceğiz aşşağıda…

4 ay sonra...
Yani Mayısta…
Bu iki camiadan biri şampiyon olacak.
Olamayan büyük bir yıkıntıya uğrayacak. Birisi manen, diğeri hem madden hem manen.

Galatasaraya olacak şeyler 3 aşşağı 5 yukarı belli, mali bir çöküş, yönetim ve teknik kadro değişiklikleri gibi. Değinmeyeceğim, çünkü umurumda değil.

Umurumda olan, Ünal Aysal’ın, Fenerbahçe’nin tarihi bir bölünmenin, kıstırılmışlığın içinde olduğunu, tarih  olmaya başlayabileceğini düşünmesi, altın vuruş yapmak istemesi.




Niye mi?
Böyle şaşaalı transferler yapmasının, Fenerbahçe’nin aleyhine olan her olayın altından çıkmasının sebebi bu.
Aziz Yıldırım en zayıf dönemini yaşıyor. Ki olabilir, hatta mühim de değildir. Hatta Aziz Yıldırım demek Fenerbahçe demek kesinlikle değildir. Seversin, sayarsın, umursarsın, sevmezsin, saymazsın, ruhun duymaz.

Fakaaaaat!

Peki ya Aziz Yıldırım sonrası?
İşte film burda kopacak…



Fenerbahçe, tarihinin en zor günlerini yaşarken, dilim dilim doğranırken, sırt çevirenler, hatta düzenin dümen suyuna su taşıyanlar, Fenerbahçe’ye talip olacak, muhtemelen de alacak.

Olmaaaaaaaz, deme!
Oluuur.
Uyuyorken olur, ruhun duymaz…

Yancılar reis, reisler patron, patronlar başkan olacak. Yapılan, yapanın yanına kar kalacak.
Fenerbahçe mi?
Ne kadar katılırsınız bilmem ama, celladının, kendisi üzerinde söz sahibi olduğu bir Fenerbahçe tarih olmaya yüz tutacak.
Cellatların günahlarının bedellerini ödeyecek, hesaplarına karşılık sayılacak.

He bir de, çok sevdiğimiz bir adam vardıya hani, kadife ayak içli, yarısı Türk olan…
O da takıma antrenör olacak.
İşte o gün Fenerbahçe bir kez daha yara alacak…

Neden mi?
Fenerbahçe Spor Kulübünde her birey ya astır, ya da  yedek. Her birey verilen görevi yapmakla sorumludur. Hiçbir göreve layık görülmeyen bireye, teşekkür edilir, yol gösterilir.

Ancaaaaak!
Sükünetle beklemek te bir görevdir. Zaman zaman görev almayacak bireye sezon başında yol göstermek gibi bir mecburiyet te yoktur. Velhasıl kelam, görev verildiğinde yapılır, verilmediğinde beklenir. Kutsaldır çünkü…

Arkandaki sevgiyi bilerek, Fenerbahçe antrenörlük makamını hedef göstermek; görevini kötüye kullanmak, o makama saygısızlık etmektir.

Ben çok seviyordum o adamı, hala daha seviyorum, ancak artık saygı duymuyorum.
Fenerbahçe’nin herhangi bir kademesine, örneğin top toplayıcılık seviyesine bile (misal) saygı duymayan adama saygı duymam, duyamam.

Hele bir de o makama saygı duymamış bir adam, bir gün o makamda görev alırsa, yaralanan sadece ben değil, biz değil, Fenerbahçe’nin şanı olur.


Kime ne olura gelecek olursak…

İnşallah, Uefa eleme turunda takım ceza sınırındayken bile bile takımı sabote edip, seyircisiz oynamaya sebep olanlar ıslah olur….

İnşallah onları kullanmaya çalışanlar, kendi düzenlerinde yok olur…

İnşallah, kaptan, Fenerbahçe’den uzak durur, bıraktığı hoş seda ile yad olur,  kalbimizdeki yerini korur…

Ya hoca?
Hoca bitmiş, okeye dönüyor… Birgün bile kendini düşünmemiş. Çoktan tarih olmuş, orada kalacak. İnşallah bundan sonrası için huzur bulur…

Peki ya başkan?
Boynunda ilmik, altında bir tabure. Vurursun tekmeyi yok olur, o da kurtulur.

İyi de!  Ya vicdanlar?
Ne vicdanı yahu, “vefa’nın” semt adı olduğu yerde, vicdanlar en fazla boza olur.


Fenerbahçe’ye gelince...
İnşallah, hataya düştüğümüz anda, hepimiz gideriz, o baki kalır…


Kamer Akbaş



3 yorum:

  1. Ayakta alkışlıyorum bu şahane tespitlerden ötürü

    YanıtlaSil
  2. hisse satışıyla parayı küçük yatırımcıdan çalmışlar zaten diyolla

    YanıtlaSil